PARIS: ON THE RUN

paris16

Son dönemdeki seyahat maratonumun en sonuncusu en sevdiğim şehir olan Paris’e idi. Beş günlük Paris seyahatim önceki ziyaretlerimden farklı olarak yepyeni iki farklı heyecanı birden kapsıyordu. Bunlardan ilki Paris moda haftası, ikincisi ise 10 kilometrelik Nike “We Run Paris” koşusuydu. Çektiğim fotoğrafları burada paylaşmanın en güzel yanı ise bu heyecanı bir kez daha yaşıyor olmak sanırım. Haydi gelin beraber hızlı bir Paris turuna çıkalım!

paris17

paris19

paris20

İlk akşam Opera’daki otelimizden çıkıyoruz ve Saint Germain tarafına doğru yürümeye başlıyoruz. Hava kapalı ve yağmurlu. Şehir moda haftası trafiğine teslim olmuş halde. Saint Germain ve Marais Paris’te en sevdiğim iki muhit. Burada hem Le Relais de l’Entrecote’ta akşam yemeği yiyoruz hem de bir hafta önce Paris’e taşınan Ecem ve bir süredir orada yaşayan İlayda ile La Palette’te birşeyler içmek için buluşuyoruz. Palette dolu ötesi olunca geceyi İlayda’nın evinde sonlandırıyoruz.

paris10

paris11

paris12

paris13

paris14

paris15

İkinci gün Paris güneşe teslim olmuş halde. Sabah erkenden Trocodero tarafına doğru yola koyuluyorum. Bu sefer moda haftası ile alakalı bir programım var. Haider Ackermann defilesi öncesi backstage’deyim. Bildiğiniz üzere saç ve makyaj koleksiyonun hikayesini anlatmada en önemli ve en güçlü unsurlar. “Acid birds of Paradise” ruhunu çok iyi yansıtan MAC ekibi sarı ve beyazın hakim olduğu çarpıcı bir makyaj kurgulamışlar koleksiyon için. Hemen ürünlerin detaylarını fotoğraflıyorum tabii. Ardından defileyi izlemek üzere alana geçiyorum. Yine tüm moda dünyası orada.

paris7

paris8

paris6

Defile sonrası Laduree’de bir Ispahan molası verip biraz alışveriş yapmak üzere Avenue Montaigne tarafına, ardından da cheeseburger yeme ümidiyle Ferdi’ye gidiyorum ama maalesef ki sıra uzayıp gitmiş. Bir dahaki sefere diyerek kendimi akşamki Ralph’s ziyafetine saklıyorum.

paris5

paris3

paris4

paris21

paris22

paris23

paris24

paris25

paris27

Pazar sabahı ise We Run Paris için heyecan dorukta! Sabah erkenden Izabel Goulart ile yoga dersi için buluşuyor, ardından başlangıç noktası olan Louvre’a doğru yola çıkıyoruz. Otuz bine yakın kişi burada. Izabel Goulart en hızlı 10 kilometresini koşmak için süper motive bir halde en ön sıralarda yerini alıyor. Ben de çok heyecanlıyım. Bir önceki Paris seyahatimde koşu kıyafetlerimi valizime koyup da gelmiş, Jardin du Luxembourg kapalı olsa bile şehirde koşup evime dönmüştüm. Avrupa’da koşmak nefes almak kadar doğal birşey. Şehirde sabah, öğlen, akşam herkes koşuyor! Ama We Run Paris’in motivasyonu tabii ki bambaşkaymış. Kalabalıkta Derek Blasberg ve Song of Style blog’uyla tanıdığımız Aimee Song da dikkatimi çekiyor. Dopdolu moda haftası takvimine koşuyu dahil etmiş olmaları sağlıklı yaşamı ve koşuyu hayatıma adapte etme konusunda yoğunluğun bir bahane olmadığını bana bir kez daha hatırlatıyor.

Koşu sonrası Nike’ın Beautiful x Powerful koleksiyonunun hikayesini dinlemek üzere buluşuyoruz. Toplumun kalıplaşmış yaklaşımlarına ve baskılara meydan okuyan farklı sektörden kadınlar hikayelerini anlatarak bize ilham veriyorlar.

paris26

Pazar akşamı Paris’te olan başka bir arkadaşımla yemek yedikten sonra geceyi kızkıza Cafe de Flore’da birer kadeh şampanya içerek noktalandırıyoruz ve Pazartesi sabahı iki günlüğüne Ecem’in tatlı stüdyo dairesine doğru yola koyuluyorum.

paris28

paris29

Üstümü değiştirdikten sonra önce Ecem ile beraber Christian Louboutin‘in showroom’una uğruyoruz. Burada İlkbahar-Yaz 2017 koleksiyonunu yakından inceliyoruz. İlham kaynağı bol olan bu koleksiyonun maalesef ki fotoğraflarını paylaşamıyorum ama retro dokunuşlardan, Los Angeles rahatlığına, farklı topuk modellerinden, değişebilen çanta saplarına varana kadar dopdolu ve rengarenk bir koleksiyonun bizi bekliyor olduğunu söyleyebilirim.

paris30

paris31

Louboutin sonrası Swarovski showroom’undayız. Burada adeta ışıltıya doyuyoruz. Kırmızı halıya yakışır şıklıkta olan Lanvin ile özel olarak hazırlanan koleksiyon ve Los Angeles ile Paris’ten esinlenen koleksiyon kalbimi çalıveriyor.

Sonrası mı? Sonrası kızkıza Costes’ta cheesecake molası, ardından Saint Honore’de alışveriş ve bol kahkahalı sohbet!

Paris’teki eğlenceli beş günüme Salı akşamı gerçekleşen Kenzo x MAC afterparty’sinden sonra veda ediyorum. Artık eve dönme, biraz enerji depolama ve İstanbul’daki moda haftası için hazırlanma vakti! Bir sonraki sefere kadar kendine iyi bak Paris!

 

fashiononboard

Leave a Reply

Your email address will not be published. Required fields are marked *